Refik Baydur, TİSK’te görevi nasıl devretmişti…

2001 yılı krizi Türkiye’ye sıkıntılı günler yaşatırken, çalışma hayatının zirvesi de çeşitli mücadelelere sahne olmaktaydı. 2001 yılının sonlarına doğru TİSK’in 21. Olağan Genel Kurulu yaklaşıyordu. Bu başkanlık seçimi Türkiye çalışma hayatı gündemine de etki ediyordu. Yaklaşmakta olan seçimlere ilişkin gazetelere yansıyan haberlerden birinin başlığı şöyleydi: “Patronların sendikasında başkanlık yarışı kızıştı.”
Haberin devamında şu satırlar göze çarpmaktaydı: “TİSK’in yeni dönemdeki başkan ve yönetim kurulunun belirleneceği seçimlerde, TİSK’in 12 yıllık Başkanı Refik Baydur ile hem TİSK’te hem de KİPLAS’ta birlikte çalıştığı Tuğrul Kutadgobilik yarışacak. MESS Başkanı Tuğrul Kutadgobilik’in, işadamları Rahmi Koç ve Sakıp Sabancı tarafından desteklendiği ileri sürülürken, aynı zamanda 49 delegeye sahip MESS’in Başkanı olmasının da kendisine avantaj sağladığı ifade ediliyor. Halen TİSK Başkanlığı görevini sürdüren Refik Baydur’un ise deneyimli olması ve MESS ile Tekstil İşverenleri Sendikası dışındaki diğer işveren sendikaları tarafından desteklenmesinin başkanlık şansını yeniden artırabileceği kaydediliyor.”
Oldukça çekişmeli geçen başkanlık yarışını Refik Baydur bir kez daha kazandı. TİSK’i oluşturan üye sendikaların temsilcileri istikrarın sürmesinden ve tecrübeden yana oy kullanmışlardı.
Türkiye’nin sancılı süreçlerden geçip siyasi istikrarı yakalamaya çabaladığı 2000’li yılların başında Refik Baydur Başkanlığındaki TİSK ve tüm kadroları ülkesi ve çalışma hayatı için özveriyle hizmet etti. 2004 yılında yapılacak 22. Olağan Genel Kurul yaklaşırken TİSK yönetimi, geçen dönem içinde çalışmalarını yürüttüğü yeni merkez binasının tamamlandığı müjdesini veriyordu.
Konfederasyonun yeni Genel Merkez Binası 25 Aralık 2004 tarihinde Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından törenle hizmete açıldı.
Açılış töreninde Devlet Bakanları Beşir Atalay ve Kürşad Tüzmen, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Murat Başesgioğlu, Ankara Valisi Kemal Önal, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı İ.Melih Gökçek, ILO Türkiye Temsilcisi Gülay Aslantepe, TÜRK-İŞ Genel Başkanı Salih Kılıç, ATO Başkanı Sinan Aygün, HAK-İŞ Genel Başkanı Salim Uslu, DİSK Genel Başkanı Süleyman Çelebi ile siyasi partilerin temsilcileri, milletvekilleri, yargı organlarının temsilcileri, öğretim üyeleri ve bürokratlar da hazır bulundu.
Törende yaptığı konuşmada Refik Baydur, sivil toplum kuruluşlarının verdikleri hizmetlerle geçerli olduklarını, TİSK’in üyelerine ve ülkemize daha iyi hizmet vermesine ortam sağlamak bakımından, İşveren Sendikalarının mali destekleri sayesinde yaptırılan yeni genel merkez binasının ayrıca önem taşıdığını söyledi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ise “böylesine modern bir binaya sahip olmanın büyük bir sorumluluk getireceğini belirterek bunun bir yerde temsil edilen Kurumun ne kadar önemli ve ağırlıklı bir görevi ifa ettiği ile alâkalı olduğunu; ancak salt mekânın yeterli sayılmayacağını, katlanarak büyüme imkânı yakalamanın esas olduğunu; mekânların ise yöneticilerle değer bulduğunu” ifade etti.
Baydur’un Vedası
TİSK’in 6 Temmuz 2004 tarihinde yapılan toplantısı aslında bir devrin sona erişinin habercisiydi. 1989 yılında göreve geldiği günden bu yana çalışma hayatında uzlaşmayı inşa eden ve yerleşik hale getiren, TİSK’i devlet kurumları arasında da saygın ve sözüne kıymet verilen bir konfederasyon haline getiren Refik Baydur, bu toplantıda gelecek dönem için aday olmayacağını açıkladıktan sonra sözlerini şöyle noktaladı:
“TİSK’in değerli yöneticileri ve değerli arkadaşlarım; 15 yıl boyunca bazı karşıt davranışlara rağmen bana itimat ve teveccüh gösterdiniz. Beni içimizde ve dışımızda yıpratmak isteyenlere karşı, oylarınızla ve desteklerinizle hep ayakta ve dik tuttunuz. Sizlere minnettarım…”
Baydur, yaklaşan 22. Olağan Genel Kurul hazırlıkları arasında bir yandan da TİSK’in yeni merkez binasının Genel Kurula yetişmesi için çaba sarf ediyordu. Genel Kurulun yapılacağı gün binanın açılışını yapmak için gelen Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, yoğun programına rağmen toplantının da sonuna kadar kaldı.
TİSK’in 22. Olağan Genel Kurulu sonunda Refik Baydur, çeşitli devlet, basın ve sivil toplum kuruluşlarıyla sendikalar adına kendisine sunulan plaketleri kabul ederken, Genel Kurulda o gün oybirliğiyle alınan son karar oldukça anlamlıydı.
Ülkesinin kazandırdıklarını yine ülkesinin hizmetine sunan bir vazife insanı olan Refik Baydur o gün Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu Onursal Başkanı seçildi ve ardında başarılarla dolu bir 15 yıl bırakarak, TİSK Başkanlığını, salonu dolduran delegelerin ve konukların ayakta alkışlarıyla taçlanan görkemli bir törenle devretti.
Refik Baydur 15 yıl boyunca pek çok zorluğa birlikte göğüs gerdiği çalışma arkadaşlarına ise şu sözlerle veda etti:
Ben Kimim?
Ben bir köylü çocuğuyum…
Yemeğimi ortadaki bir tencereden, sofradaki insanlarla paylaştım. Onun için paylaşmayı ve zamanında sofrayı terk ederek yeniden yola koyulmayı büyüklerimden öğrendim.
Bu memleket bana çok şeyler verdi. Öncelikle onurlu yaşamanın sırlarını köyümden ve Türk insanından öğrendim.
Laik parlamenter demokrasiyi ve Atatürk ilkelerini değerli öğretmenlerim ve idealist dostlarımla geliştirdik.
Sanayici olmanın tüm zorluklarını biliyorum. Zengin olmak için elime geçen fırsatları reklam yapmadan layık olanlarla paylaştım.
Aldığım her görevin altına, o sorumluluğu taşıyabileceğim zaman girdim. İnanmadığım hiçbir şeye hatır ve olanaklarım için “evet” demedim.
Çalıştırdığım hiçbir kişinin bilerek hakkını yemedim.
Çalıştığım hiçbir kurum ve kuruluşa bilerek zarar vermedim. Babamın öğütlerine hep sadık kaldım. Rahmetli babam Hasan Baydur ölümünden önce bana şu öğütleri yazmıştı:
Devlet memuru olma.
Politikaya girme.
Emanete ihanet etme.
Doğru yanlış bilemem ama ben böyle yaşadım.
[1] Konuya ve Türkiye’nin 1989-2004 yılları arasındaki 15 yılına ilişkin ayrıntılı bilgi için Refik Baydur’un ‘Zirvede 15 Yıl’, (Sinemis Yayınları,2006)isimli çalışmasına başvurulabilir.