EROL KİRESEPİ, İŞİN GELECEĞİ, TEHDİTLER VE FIRSATLAR KONFERANSINDA KONUŞTU

Memur-Sen’in gerçekleştirdiği ‘’İşin Geleceği: Tehditler ve Fırsatlar’’ konferansında konuşma yapan IOE Başkanı Erol Kiresepi, değişen çalışma ilişkileri ile beraber sadece şirketlerin değil, yasal düzenlemelerin de değişmesi gerektiğini vurguladı.
Memur-Sen Konfederasyonu, 18-19 Nisan tarihlerinde, ‘’İşin Geleceği: Tehditler ve Fırsatlar’’ temasıyla, uluslararası bir konferansa imza attı. ILO’nun 100. yıl dönümünü vesilesiyle “insana yakışır iş” hedefine katkıda bulunmak amacıyla gerçekleştirilen organizasyona 107 ülkeden 164 konfederasyon ve 13 bölgeden önde gelen kurum ve kuruluşların temsilcileri katıldı.

Konferansa; Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, Çalışma, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk, Memur-Sen Onursal Başkan Ahmet Gündoğdu, Devlet Personel Başkanı Enes Polat, Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, Hak-İş Genel Başkanı Mahmut Arslan, ATUC Genel Sekreteri Ruben Deloso Torres, Latin Amerika ve Karayipler Devlet Çalışanları Konfederasyonu (CLATE) Genel Başkanı Julio Durval Fuentes, Afrika Sendikalar Birliği Örgütü (OATUU) Genel Sekreteri Arezki Mezhoud, ILO Türkiye Direktörü Numan Özcan, Uluslararası İşverenler Örgütü (IOE) Başkanı Erol Kiresepi, Sri Lanka (NTUF) Genel Sekreteri ve Devlet Bakanı Suresh Vadivelu, Memur-Sen Yönetim Kurulu üyeleri, Memur-Sen’e bağlı sendikaların genel başkan ve genel başkan yardımcıları, il temsilcileri, Memur-Sen bünyesinde faaliyet gösteren komisyonlar, milletvekilleri katıldı.
“GELECEĞİN İŞ GÜCÜ PİYASASI İÇİN MESLEKİ BECERİLER ÖĞRETEN SİSTEMLERE İHTİYAÇ VAR”

Memur-Sen tarafından Genel Merkez binasında düzenlenen “İşin Geleceği, Tehditler Ve Fırsatlar” konulu uluslararası konferansın konuşmacıları arasında yer alan Uluslararası İşverenler Örgütü (IEO) Genel Başkanı Erol Kiresepi, çalışma yaşamının geleceğine dair yapılan olumsuz yorumların aksine sağlaması gereken mecburi değişikliklerin sosyal diyalog ve sosyal taraflar arasındaki etkileşimi daha önemli hale getireceğini söyleyerek “İşveren ve işçi memur örgütleri olarak güncel kalmak istiyorsak, değişen çalışma ilişkilerine ayak uydurmak zorunda olduğumuz da bir gerçek. Sosyal taraflar olarak geçmişte paydaşlarımızın dışında kalan insanları örgütlemekte her zaman başarılı olamadık. Yeni iş biçimlerinin hızla gelişmesi bizlerin, yani işçi memur ve işveren örgütlerinin faaliyetlerinde birtakım değişiklikleri tetikleyecektir. Bu değişiklikler bize, üye kazanmanın ötesinde faydalar taşıyacaktır” dedi.
Kiresepi, ekonominin büyümesinin, çalışanların gereken becerilerle donatılabilmesine bağlı olduğunu dile getirdi ve mesleki yeterlilik kazandırma mekanizmalarına önem verilmesi gerektiğini söyledi.
Geleceğin iş gücü piyasası için mesleki beceriler öğreten sistemlere ihtiyaç duyulduğunu dile getiren Kiresepi, “Özellikle matematik, bilim, teknoloji ve mühendislik gibi temel yetkinliklerin yanı sıra yaratıcılık, esnek düşünme, kıyaslama, liderlik ve pratik zekâ gibi sosyal ve davranışsal becerilerin de düzgün bir şekilde öğretileceği sistemlere ihtiyacımız var. Accenture tarafından yapılan yeni araştırmaya göre, çalışanların yüzde 65’inden fazlası, önümüzdeki 3-5 yıl içinde akıllı makinelerle çalışabilme becerilerini geliştirmelerinin önemli olduğunu düşünüyor.” şeklinde konuştu.
Çalışanların yeni nesil iş hayatında zorlukları aşmasında işçi ve işveren sendikalarına görev düştüğünü vurgulayarak, “Sendikaların eğitim ve öğretim sistemlerinin modernleşmesinde kilit rol oynayacaktır. Sosyal tarafların katılımı olmadığında, sistemler teknolojik değişikliklere zamanında ve yeterli şekilde cevap vermekte ve işgücü piyasasının ihtiyaçlarına uyum sağlamakta, ciddi sorunlar yaşayacaktır. Bugün ilkokula başlayan çocukların yüzde 65’inin eğitimlerinin sonunda, bugün mevcut olmayan yepyeni iş türlerinde çalışacakları düşünülürse, sistemlerin yeni meslekleri yaşatmaya daha açık ve elverişli olmasının gerekliliği de açıkça anlaşılmaktadır” dedi.
Çalışanların algısının her geçen gün değiştiğine dikkat çeken Kiresepi, konuşmasına şu şekilde devam etti: “Y kuşağının yüzde 60’ından fazlası 7 aylık bir çalışma süresinin işyerine sadakat için yeterli olduğunu düşünüyor. Çalışma ilişkileri değiştikçe yalnızca şirketlerin değil ayrıca yasal düzenlemelerin de değişmesi gerekmektedir. Yeni çalışma biçimlerine olumlu bir şekilde yasal düzenlemelerinde yer vermeyen ülkelerde, istihdam yaratma konusunda eksiklikler gözlenecek ya da istihdam, kayıt dışı sektöre kayacaktır. Yalnızca kalıcı işgücü piyasası adaptasyonunu sağlayan ülkeler ileri düzeyde dijitalleşmiş ve küreselleşmiş piyasalarda ayakta kalabilecek ve kapsayıcı bir işgücü piyasası yaratabilecektir.”
Kiresepi, konuşmasının sonunda, sosyal koruma ile diğer kamu ve özel emeklilik programlarının, özellikle sürekli iş değiştirenler için daha destekleyici hale getirilmesinin önemini vurgulayarak “Meslek içi ve meslekler arasındaki geçişler ile çalışma süreleri içi ve dışındaki dönemler arasındaki geçişkenliğin artması, bireylerin haklarını ve sosyal koruma programlarına erişimlerini etkileyebilecektir. Bu durum bireylerin refahına gereken özenin verilmesi anlamını taşımaktadır. Sosyal korumanın ve diğer kamu ve özel emeklilik programlarının, özellikle sürekli iş değiştiren bireyler için daha destekleyici işlevlere kavuşturulması önemlidir” dedi.